13 Mayıs 2013 Pazartesi
AKIŞI DEĞİŞTİREN 6 AY İDİ SADECE...
En son yazımı haziranda yaptığımı farkettim şimdi sıkıntıdan bakınmaya başlayınca.. Ağustos - Ocak döneminde askerde olduğum var sayılırsa normal tabiki..
İşin garibi en son yayından bu yana çok değiştiğimi farketmem oldu. İstemli bir değişim değil tabiki bu. Ağır şartlarla ilk yüzleşmemdi bu değişimin sebebi..
Hiçbir zaman istekli olmadığım askeri kavramların hayatımın içine etmiş olması bu değişimin sebebi. Giderken de döndükten sonra da ağzımı doldurarak söylediğim : Oğlum olsa askere göndermem lafının altını çiziyorum bir kez daha. Ben şanslı sayılacak kişilerdenim yine de.. Kısa dönem çektiğim bu eziyeti 18 ay çeken daha genç bireyler var o olgunun içerisinde. Ezilebilecek, susturulabilecek yaştalar üstelik ilk kez aile ve sevdiklerinden ayrı kalan o gencecik insanlar.. Yine de o 6 ay benim hayatımın içine edebilmeye yetti.
Orda çektiğim onca sıkıntıyı uzun uzun anlatmaya yeltendiğim an blogluktan çıkıp kitaba dönüşür bu sayfa.. Özetle 6 ay boyunca ''Sizin beyninize ihtiyacım yok keza nasılsa çalışmıyorlar'' diyen mantık yoksunu insanlara hizmet ediyorsunuz.. Sizden yaşça çoook küçük fakat hayatta bir daha kendinden büyük birine söz geçirme hazzını elde edemeyecek nitelikteki zihniyetlerle dövüşüyorsunuz. Aileniz ve sevdiklerinizle telefonla görüşmemeniz kimsenin umrunda dahi olmuyor. Yere düşüp bayılsa bile dönüp yanınızdaki arkadaşınıza yardım edemiyorsunuz çünkü üstleriniz sizden yardım değil ''hizmet'' bekliyor. Tek derdiniz temiz bot, kesilmiş sakal, şapkanızdaki neftenin köşelerinden değil de kenarlarından dikilmesi oluyor. Soğuk suyla şubat soğuğunda banyo yapmak için sırada bekliyorsunuz.. Yıldırımın düştüğü en yüksek tepelerde nöbetteyken kimse sizin yardımınıza gelmiyor '' birşey olmaz '' diye uykusuna devam eden üstlerinize yine hizmet ediyorsunuz. Günlük hayatta hiç ağlamasanız da sizle eş niteliklerdeki bir kişinin sırf şansına 12 ay boyunca aynı giysileri giydiği için sizi yere yatırıp botunu burnunuzun dibine sokup sizi aşağılaması ile sinirden muhakkak ağlıyorsunuz. Ve şimdi aklıma gelmeyen bir çok şey..
Bir de bu 6 ayın mahvettiği sonraki hayatınız oluyor tabiki..
1 yıldır severek gece gündüz çalıştığım işimi kaybettim askere gideceğim diye.. Herkesin BEY diye seslendiği ben 5 aydır da iş aramanın stresindeyim. O stresteki yaşadıklarımı da bir sonraki yazımda anlatayım da içimi dökmüş olayım :) İşten askerlik sebebiyle ayrıldım. Evimi boşaltmak zorundaydım fakat çok sevdiğim evimi kaybetmek istemediğimden bir arkadaşıma döndüğümde ne yapacağım belli olana kadar kiraya verdim evimi. Fakat 5 aydır işsiz olduğum için henüz evime taşınamadım bile. Zaman zaman geldiğim evde misafir konumunda olmak artık canımı sıkıyor. TV ünitesini bile kendim yaptığım evin her köşesinde ben ve sevgili sevgilime ait anılarla doluyken ben şimdi bile orda misafir gibiyim.
İşsiz olmak = Parasız olmak mış.. Onu çook iyi öğrendim. İnsanlara durumunu belli etmemeye çalışırken harcadığın enerji de cabası.
Gelecek planları yapıyordum ya.. Artık önümü göremez oldum. Hayır sevgili sevgilim benimle olduğu müddetçe o planlarım gerçekleşecek ergeç biliyorum fakat 6 ay benim için çok büyük kayıp oldu. Nişan vaktini soranlara İŞSİZ bir mühendis olarak cevap verememek can yakıcı. İnsanları geç kendinizin bilmediği bir süreç daha da can sıkıcı..
Herşey çok güzel olacak.. Biliyorum. Ama o 6 ay olmasaydı herşey çok güzel olmuştu belki de.. Kim bilir ??
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)